Uzmanlıklar

01

Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku

Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku, insanların yaşam alanlarını oluşturan gayrimenkuller ve bu gayrimenkuller üzerindeki inşaat faaliyetleri ile ilgili hukuki düzenlemeleri kapsar. Gayrimenkul hukuku, taşınmaz malların mülkiyeti, kiralanması, satışı, ipotek edilmesi, miras yoluyla devri ve haksız işgal gibi konuları ele alırken, İnşaat Hukuku ise inşaat faaliyetlerine ilişkin yasal düzenlemeleri içermektedir.

Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku, oldukça geniş kapsamlı bir hukuk dalıdır ve bu alanda hukuki işlemler yapılırken, uzman bir avukatın danışmanlığından faydalanmak gerekmektedir. İnşaat sektöründe birçok hukuki sorun yaşanabilmekte ve bu sorunlar, genellikle taraflar arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, inşaat sürecinde tarafların haklarını korumak amacıyla sözleşmelerin hazırlanması ve uygulanması, inşaat işleri için gerekli izinlerin alınması, yapıların tapu işlemleri ve inşaat sürecindeki diğer hukuki konular gibi konularda uzman bir avukatın yardımına başvurmak önemlidir.

Gayrimenkul hukuku ise, taşınmaz malların mülkiyeti, kiralanması, satışı, ipotek edilmesi, miras yoluyla devri ve haksız işgal gibi konuları ele alır. Bu konularda hukuki işlemler yapılırken, genellikle bir avukattan yardım almak gerekmektedir. Özellikle tapu işlemleri, miras işlemleri ve gayrimenkulün satışı gibi işlemlerde uzman bir avukatın danışmanlığı önemlidir.

Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku, oldukça karmaşık bir hukuk dalıdır ve bu alanda uzman bir avukattan yardım almak, haklarınızı korumak açısından büyük önem taşır. İnşaat işlerinde yaşanabilecek hukuki sorunların önüne geçmek için, inşaat işleri öncesinde ve sırasında avukatınızın danışmanlığından faydalanmak faydalı olacaktır. Aynı şekilde, gayrimenkul işlemlerinde de uzman bir avukatın desteği, işlemlerin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı olacaktır.

02

Kira Hukuku

Kira Hukuku, kiracı ve mülk sahibi arasındaki kira ilişkilerinin düzenlenmesini sağlayan hukuki düzenlemeleri kapsar. Bu hukuk dalı, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözülmesi için yasal bir zemin oluşturur. Kiralama işlemlerinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunları en aza indirmek için, kira sözleşmelerinin hazırlanması ve uygulanması sırasında bir avukattan yardım almak önemlidir.

Kira Hukuku, özellikle gayrimenkul sektöründe büyük önem taşır. Kiralama işlemleri, taşınmaz malların kiralanması, kira sözleşmelerinin hazırlanması ve uygulanması, kira bedelleri ve diğer kira koşulları gibi konuları kapsar. Bu nedenle, kira sözleşmeleri hazırlanırken, tarafların haklarının korunması için bir avukatın danışmanlığından faydalanmak gerekmektedir.

Kira Hukuku, hem kiracıların hem de mülk sahiplerinin haklarını korur. Kiracıların, kiraladıkları mülkün kullanımı sırasında haklarının ihlal edilmesi durumunda, hukuki yollarla haklarını korumalarına olanak tanır. Öte yandan, mülk sahipleri de, kiracıların sözleşmeleri ihlal etmesi durumunda, kira sözleşmelerinden doğan haklarını korumak için yasal yolları kullanabilirler.

Kira Hukuku, sadece kiralama işlemlerini kapsamaz, aynı zamanda kiralama işlemlerinin sonlandırılması sürecinde de büyük önem taşır. Kiralama sözleşmesinin sona ermesi durumunda, tarafların hakları ve yükümlülükleri konusunda hukuki bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, kiracı veya mülk sahibi herhangi bir anlaşmazlık durumunda bir avukattan yardım almak önemlidir.

Kira Hukuku, kiralama işlemlerinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunların önüne geçmek için oldukça önemlidir. Kiralama işlemlerinde, tarafların haklarının korunması ve hukuki yolların doğru bir şekilde kullanılması için bir avukatın danışmanlığına başvurmak, sorunsuz bir kiralama sürecinin sağlanması açısından büyük önem taşır.

03

Kentsel Dönüşüm Hukuku

Kentsel dönüşüm, şehirlerin yenilenmesi ve modernleştirilmesi amacıyla yapılan bir dönüşüm sürecidir. Kentsel dönüşüm süreci, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yapılan yapıların yıkılması ve yeniden inşa edilmesi, mevcut yapıların iyileştirilmesi veya tamamen değiştirilmesi gibi farklı yöntemlerle gerçekleştirilebilir.

Kentsel dönüşüm, birçok farklı hukuki ve idari süreci içerir. Kentsel dönüşüm projeleri, imar planlarına uygun olarak hazırlanmalı ve ilgili mevzuata uygun şekilde uygulanmalıdır. Bu süreçte, taraflar arasında yaşanabilecek anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözüme kavuşturulması için bir avukatın danışmanlığından faydalanmak önemlidir.

Kentsel dönüşüm süreci, özellikle mülkiyet hukuku, inşaat hukuku, vergi hukuku ve idari hukuk gibi farklı hukuk dallarını kapsar. Bu nedenle, kentsel dönüşüm projeleri ile ilgili herhangi bir hukuki süreçte, uzman bir avukattan yardım almak önemlidir.

Kentsel dönüşüm projeleri, taraflar arasında farklı anlaşmazlıkların çıkmasına neden olabilir. Bu anlaşmazlıkların başlıcaları, tazminat talepleri, sözleşme ihlalleri, mülkiyet hakları ve inşaat hukuku ihlalleridir. Bu nedenle, tarafların haklarının korunması ve anlaşmazlıkların doğru bir şekilde çözüme kavuşturulması için bir avukatın danışmanlığından faydalanmak önemlidir.

Kentsel dönüşüm projeleri, genellikle mülk sahipleri, kiracılar, inşaat şirketleri ve yerel yönetimler arasında farklı hukuki ilişkileri içerir. Bu ilişkilerin doğru bir şekilde yönetilmesi, tarafların haklarının korunması ve hukuki anlaşmazlıkların önlenmesi için bir avukatın danışmanlığına başvurmak önemlidir.

Sonuç olarak, kentsel dönüşüm projeleri, birçok farklı hukuki süreci içeren karmaşık süreçlerdir. Bu nedenle, tarafların haklarının korunması ve anlaşmazlıkların doğru bir şekilde çözüme kavuştur

04

Kat Mülkiyeti

Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre kat mülkiyeti, inşaatı tamamlanmış bir taşınmazın bölümlerinin hangi amaçla kullanılacağına dair bağımsız mülkiyet ve kullanım hakkı veren bir ispat belgesidir. Kat mülkiyeti, mülkteki farklı kısımlarda hakkı bulunan mülk sahiplerinin inşası bitmiş gayrimenkul üzerindeki haklarını resmi bir belge üzerinde belirtir. Kat mülkiyeti sayesinde gayrimenkulde hakkı olan kişiler, tamamlanmış yapının diğer kısmının sahibi olan kişilerden ayrı ve bağımsız olarak kendi hakkı olan mülkü satma, devretme veya kiralama hakkına sahip olmaktadır.Taşınmaz üzerindeki hakkı resmi bir belgeyle sabit olan hak sahibi; kendine ait olan kat, daire, mağaza, iş yeri, bodrum ya da depo kısmı gibi birbirinden farklı kısımlar üzerinde kiralama, ipotekleme ya da satma gibi işlemleri gerçekleştirilebilir. Kat mülkiyeti, hak sahibi tarafından gerçekleştirilecek olan işlemlerle değil müteahhitler aracılığı ile alınmaktadır. Müteahhitlerin, her şeyden önce bahsi geçen taşınmazın iskân ruhsatı için başvuru yapması gerekmektedir. Kat Mülkiyetindeki Kütüğün Terkini,Kat mülkiyeti, kat mülkiyetindeki kütüğün silinmesiyle birlikte sona erer. Ana Taşınmazın Arsası ile Birlikte Yok Olması veya Kamulaştırılması,Ana gayrimenkulün arsası ile birlikte yok olması veya kamulaştırılması durumlarında da kat mülkiyeti sona erecektir. Ana Gayrimenkulün Harap Olması, Ana gayrimenkulün tamamının harap olması halinde, ana yapı üzerindeki kat mülkiyeti kendiliğinden sona erecektir.

05

Eşya Hukuku

Eşya hukuku, Medeni hukuk dalıdır. Kişilerin eşya üzerindeki mutlak haklarını (ayni haklar) düzenler. Eşya, bağımsız nesne olarak maddi bir varlıktır. Eşya, genel anlamda, cismani, kendi başına bir varlığı bulunan ve üzerinde hâkimiyet kurulabilen şeylerdir. Hukuki anlamda eşya kavramı ise, eşyanın yalnızca fiziki anlamda niteliklerine değil, aynı zamanda ekonomik işlevi ve iş hayatındaki düşünceler ve ahlaki görüşler de dikkate alınır. Eşya hukukunun ayni haklar, zilyetlik ve tapu sicili olmak üzere üç ana konusu vardır. Eşya üzerindeki haklar zilyetlik ve tapu sicilli kavramlarıyla açıklanır. Zilyetlik, kişinin eşya üzerindeki zilyet olma iradesine bağlı eylemsel egemenliğidir. Tapu kütüğü, eşya(taşınmaz) üzerindeki ayni hak (tescil, şerh gibi kayda bağlanan) ilişkilerini gösteren resmi bir kütüktür. Kadastro denilen ölçme sistemiyle, taşınmazlar bu kütüğe kaydedilir Her taşınmazın (parsel) kütükte bir sayfası bulunur. İşlemler bu sayfada işlenir, tescil edilir. Satış, devir, ipotek işlemlerini Tapu Müdürü yürütür ve sayfada gösterir. Arazi parçaları ya parsel olarak, yahut kat mülkiyeti olarak sicilde işlenir. Taşınırlar için kural olarak herhangi bir kütük bulunmamaktadır. Ancak bazı istisnai hallerde sicil kütüklerinin bulunduğu söylenebilir. Örneğin Gemiler Medeni Hukuk anlamında taşınırlardır ve bunlara ilişkin özel bir sicil tutulmaktadır. Cismanî Olma, cismanî olma elle tutulur, gözle görülür olma anlamına gelir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, sevgi, nefret, şeref gibi soyut kavramlar eşya olarak nitelendirilemez. Sınırlanabilir Olma, bir varlık ancak sınırlanabilir nitelik taşıdığı ve sınırlandırıldığı zaman eşya olarak değerlendirilir. Hukukî Hâkimiyete Elverişli Olma, üzerinde hukukî hâkimiyet kurulamayan varlıkların eşya olarak değerlendirilmesi mümkün değildir ayrıca hiçbir amacı da yoktur. Kişisel olmama, varlıkların eşya niteliği kazanması insandan ve insan organlarından tamamen bağımsız olmasına bağlıdır.

06

Enerji Hukuku

Enerji hukuku, yenilenebilir ve yenilenemez enerjinin kullanılması ve vergilendirilmesini düzenleyen hukuk dalıdır. Enerji hukuku genel olarak elektrik, doğalgaz, petrol,  sıvılaştırılmış petrol gazı(LPG) piyasaları ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili alanlarda faaliyet göstermektedir. Dünyada enerji hukukun temellerinin Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması ve Avrupa Atom Enerji Topluluğu Antlaşması ile atıldığını belirtmemizde fayda bulunmaktadır. Bu antlaşmalar ışığında Türkiye’de 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Teşkilat ve Görevler Hakkında Kanun, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu, 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu ile bu kanunların uygulamalardaki usul ve esasları belirten yönetmelikler çıkartılmıştır. Dünyada ve Türkiye’de enerji hukuku piyasasına bakılacak olduğunda ağırlıklı olarak petrol, elektrik, doğalgaz ve LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı) alanlarında çıkan ihtilaflarda çözüm mercii olarak gözükmektedir. Elektrik Piyasası Kanunu 1. maddeye göre bu kanun; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması amacıyla düzenlenmiştir. Petrol Piyasası Kanunu 1. maddeye göre bu kanun; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin sağlanması amacıyla düzenlenmiştir. Doğalgaz Piyasası Kanunu 1. maddeye göre bu kanun; doğal gazın kaliteli, sürekli, ucuz, rekabete dayalı esaslar çerçevesinde çevreye zarar vermeyecek şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, doğal gaz piyasasının serbestleştirilerek mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir doğal gaz piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması amacıyla düzenlenmiştir. LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı) Piyasası Kanunu 1. maddeye göre bu kanun; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan sıvılaştırılmış petrol gazlarının güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için gerekli düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin yapılmasının sağlanması amacıyla düzenlenmiştir.

07

Sözleşmeler Hukuku

Sözleşme, en az iki taraf tarafından bir hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamalarından meydana gelen hukuki işlemdir. Sözleşme kapsamında taraflar borçlu ve alacaklı olarak nitelendirilir. Yapılan sözleşmelerde mutlaka en az bir borçlu ve bir adet alacaklı olur. Alacaklı ve borçlu sayısı birden çok da olabilir. Karşılıklı iradelerin uyuşması halinde sözleşmeler geçerli olur. Anayasamızda da sözleşmelerden bahsedilmiştir.
Anayasanın 48. maddesinde “çalışma ve sözleşme hürriyeti” konusundan bahsedilir. Her birey çalışma ve sözleşme yapma hürriyetine sahiptir. Sözleşmeye taraf olanlar istedikleri şekilde sözleşmeyi düzenleme özgürlüğüne sahiptir. Ancak, kanunun emredici hükümlerine aykırı düzenleme getirilemez. Sözleşme özgürlüğünün de sınırları vardır. Kişilik haklarına, ahlaka, hukuk kurallarına aykırı konuları barındıran sözleşmeler geçersizdir. Türk hukukunda sözleşme hukuku diye özel bir kanun yoktur. Sözleşme hukuku diye bir dal olmamasına rağmen tüm hukuk dallarında sözleşmelerden bahsedilmiştir. Sözleşme hükümleri, sonuçları ve yaptırımları ile alakalı pek çok hüküm bulunur. Bu hükümler çeşitli kanunlara yayılmıştır. Özellikle, Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda, Ticaret Kanunu’nda, İş Kanunu’nda, Tüketici Kanunu’nda özel olarak yer verilen bazı sözleşme türlerine rastlarız. Sözleşmeler üç biçimde yapılır: sözlü sözleşme, adi biçimde yazılı sözleşme ve resmi biçimde yapılan yazılı sözleşmeler. Hukuki problem yaşamamanız bakımından sözleşmenin muhakkak yazılı olarak yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda tam olarak geçerli olması adına en iyi bir sözleşmeler hukuku avukatı ile çalışmaktır.

08

Sigorta Tahkim

Sigorta Tahkim Komisyonu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesiyle, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde kurulmuştur. Komisyona yapılan başvurular öncelikle raportörler tarafından incelenir ve bu aşamada çözümlendirilemeyen başvurular, Komisyon tarafından bağımsız sigorta hakemlerine iletilir. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun teşkilatı, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 5’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, Komisyon Başkanlığı ile Başkanlığa bağlı olarak görev yapan Komisyon Müdürü, Müdür Yardımcıları, Raportörler ve diğer yardımcı personelden oluşmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonunun merkezi İstanbul’dadır. Sigorta ettiren veya sigortadan menfaat sağlayan kişiler, üye sigorta kuruluşlarıyla yaşadıkları sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için Komisyona başvurabilir.Ancak başvurunuzun Komisyon tarafından ele alınabilmesi için uyuşmazlığın mahkemeye, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine veya Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde tahkime intikal etmiş olmaması gerekmektedir. Komisyona gelen başvurular öncelikle, Komisyon Raportörleri tarafından incelenir. Raportörler tarafından çözümlendirilemeyen başvurular bağımsız sigorta hakemlerine iletilir. Hakemler incelemeyi tamamladıktan sonra kararlarını Komisyona iletir ve Komisyon söz konusu hakem kararını, gereği yapılmak üzere yetkili mahkemeye gönderir.

09

İdare ve Vergi Hukuku

İdare ve Vergi Hukuku vergilerin niteliklerini, gerçekleştirilmelerini, alınma yöntemlerini, vergi yükümlüleriyle maliyenin ilişkilerini, bunların hak ve görevlerini vb. konu alan hukuk dalıdır. İdare hukuku, idarenin işleyişine uygulanan kamu hukuku kurallarının bütünü olan, bu anlamda özel hukuk kurallarından farklı, özel hukuk kurallarını aşan birtakım kurallardan oluşan hukuk dalıdır. Kısacası idare hukuku bireyin kamuya karşı hakkını araması, kendini savunması hakkını tanıyan kanunlardır. İdare en genel tanımı ile belirli bir maksadın gerçekleştirilmesi için kurulan bir örgüt ya da bu maksada ulaşmak amacı ile yürütülen planlı bir faaliyettir. Yani idare kavramı hem örgütü hem de örgütün faaliyetlerini kapsar. İdare ve vergi hukuku tüm örgüt ve örgüt faaliyetlerinde geçerli olan bir hukuk dalıdır. İdare hukukunda bir uyumsuzluk ortaya çıkması durumunda, adli yargıda değil idari yargıda uyuşmazlıklar çözüme bağlanır. Çünkü idari yargı özel bir yargı düzenidir. Vergi hukuku, vergi niteliklerini, vergi yükümlülüklerini ve devletin mali faaliyetlerini hukuki açıdan inceleyen bir kamu hukuku dalıdır. İdare hukuku ise idarenin kuruluşuna, eylem ve işlemlerine uygulanan hukuki kurallardır. İdari davalar; genel olarak iptal davası, tam yargı davası ve idari sözleşmelerden kaynaklanan davalar olarak üçe ayrılır. Vergi yükümlülüğü ile idare işleri Anayasa ile hükme bağlanmıştır. Amacı kamu yararını sağlamak olan idarenin gerçekleştirdiği işlemlerin ya da vergi işlerinin hukuka aykırı olması halinde yetkili mercilere başvurularak ilgili davaların açılması gerekmektedir. İdari mercilerin kusurlu olabileceği durumlarda, idari işlem ve eylemlerin iptali ve davaların takibi, idareye karşı tam yargı davaları, vergi cezalarının iptali, kamu ihale kurumu kararlarının iptali, idari sözleşmelerde doğan uyuşmazlıkların çözümü konularında uzman avukatlarımızla yanınızdayız. İdare hukuku ve idari yargılama alanına giren itilaflar için dava öncesi ve sonrası hukuki destek avukatlar tarafından sağlanır. Vergi hukukunda; vergide adalet, vergide eşitlik, vergide kanunilik gibi ilkelere uyulmalıdır. Vergi hukuku alt dalları genel ve özel olmak üzere 2’ye ayrılır. Genel vergi hukuku; vergi usul hukuku, vergi icra hukuku (6183), vergi yargılama hukuku, vergi ceza hukuku, uluslararası vergi hukuku gibi alt dallara ayrılır.

10

Yatırım ve Finans Danışmanlığı

Finans danışmanı; kişilere ya da kurumlara, taşınır veya taşınmaz varlıklarını nasıl değerlendirecekleri konusunda tavsiyelerde bulunan ve bu konularda danışmanlık hizmeti veren kişilerdir. Buna ek olarak sigorta hizmetleri konularında da danışmanlık sunarlar. Yatırım danışmanlığı; bir danışmanlık sözleşmesi kapsamında, müşterilere sermaye piyasası araçları ile bunları ihraç eden ortaklık ve kuruluşlar hakkında ve benzeri konularda yönlendirici nitelikte yazılı veya sözlü yorum ve yatırım tavsiyelerinde bulunulmasıdır.

11

Anayasa ve İnsan Hakları Hukuku

Anayasa Hukuku, kamu hukukunun öncü bir dalıdır. Anayasa yargısı ise bu hukuk dalında, kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasa’ya uygunluğunun denetlenmesini sağlayıcı işlev görmektedir. Anayasa, devletin yapısını, hükümet şeklini, organlarını, bu organlar arasındaki ilişkileri gösteren, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini garanti altına alan kurallar bütünüdür. Anayasa hukuku, ulus devletlerin ve diğer siyasi organizasyonların kurucu ve temel yasaları hakkındaki çalışmaları içermektedir. Anayasalar hükûmetler için bir çatı oluşturur, otorite, yeni yasa ve düzenlemelerin yapılmasında siyasi yapıların işlevlerini sınırlandırabilir veya tanımlayabilir. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir. İnsanın sırf insan olmasından kaynaklanan yetkileri, hakları, daha doğrusu özgürlüğü ifade eder. İnsan hakları geniş bir kavramdır, pozitif hukuku da kapsar ama onu aşar. Bu bağlamda insan hakları en üstün ahlaki değerlerdir. Ahlaki ve felsefi bir kavram olarak insan hakları evrenseldir; tüm insanlar, zaman ve mekana bağlı olmaksızın insan haklarına sahiptir. Doğuştandır; varoluşun ayrılmaz parçasıdır. Mutlaktır; herhangi bir şarta bağlanamaz ve vazgeçilmezdir; bunlardan feragat edilemez.

12

Bilişim Hukuku

Günümüzde teknolojinin yaygınlaşması ile birlikte teknolojik ortamda suç işleme de yaygın bir hale gelmiştir. Bilişim sözcüğü, bilgi ve iletişim sözcüklerini bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. Bu hukuk dalı ile elektronik ortamlarda belge paylaşımı, iletişim kurma sağlanılması hukuki boyuta ulaştırılmış ve hukuka aykırı bir fiilin olması halinde yaptırım ile karşılaşılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca teknoloji ve bilgi ortamının kötüye kullanılması, hukuka aykırı durumların oluşması engellenmek istenmiştir. Bilişim Suçları ise bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanuni, gayri ahlaki veya yetki dışı gerçekleştirilen her türlü davranış olarak tanımlanabilir. Ya da, bilgisayar ve iletişim teknolojileri kullanılarak işlenen suçlar şekliyle de tanımlanabilir. Bilgisayar, internet, cep telefonu gibi teknolojik ortamda işlenen her türlü suç, bu dal altında sınıflandırılmıştır. Bu dal altında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer almaktadır: Bilişim sistemine girme suçu: Kişinin sosyal medya hesaplarına rızası olmadan kullanıcı şifresini değiştirmesi, hesabına girmesi suç oluşturmaktadır. Suçu işleyen kişi, belli hile ve yollarla bilişim sistemine girilmesidir. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme: Kişinin bilişim sistemi üzerinden kaydetmiş olduğu kişisel verilerin yok edilmesi veya değiştirilmesinde suç işlenmiş sayılacaktır. Kişi, sisteme erişimini engeller veya erişilmez olarak kılması halinde de suç işlemiş olacaktır. Örneğin; Instagram hesabı üzerinden bir şahsa ait olan hesabın şifresini değiştirerek asıl sahibin hesaba girmesi engellenmesi halinde sistemi engellemiş olacaktır. Banka veya kredi kartının kötüye kullanılması: Başkasına ait olan kredi ya da bankamatik kartını rızası olmadan ele geçiren ve kart sahibinin rızası olmadan menfaat elde eden kişi, suç işlemiş olacaktır. Bunun yanında kişinin sahte olarak ürettiği bir kredi kartı ya da bankamatik kartı ile menfaat sağlar ise bilişim suçundan ceza alacaktır. Yasak cihaz veya program kullanma suçu: Özellikle bilişim suçu işlenilmesi ve suç işlemek için araç kullanmak üzere cihaz ya da programın kullanılması suç olarak belirtilmiştir. Görüldüğü üzere bilişim suçları dört başlık altındadır.

Some text
Avukat

İrem Çiftçi

Hukiki Yardım Alın